SSOSYALİZM !
22 Aralık 2012 Cumartesi
Alman savcısına göre Kürtlerin bütün eylemleri 'saldırı'
SSOSYALİZM !
Alman savcısına göre Kürtlerin bütün eylemleri 'saldırı'
23 Mayıs 2012 Çarşamba
'Vur' emri Kuğu'dan mı?
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri analiz eden komutanlardan” dedi, AK Partili Tayyar isim verdi...
Uludere olayının güvenlik güçlerinin “tecrübe” hanesine işlendiğini belirten İçişleri Bakanı Şahin, “Vur emrini kim vermiştir? Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri izleyen, olayı analiz eden komutanlar vermiştir” açıklamasını yaptı. Şahin isim vermedi.
İÇİŞLERİ Bakanı İdris Naim Şahin, 28 Aralık gecesimeydana gelen ve 34 vatandaşın yaşamını yitirdiği Uludere olayı sırasında verilen “Vur” emri için yeni bir adres gösterdi. Bakan Şahin, “Uludere olayıgüvenlik güçlerimizin tecrübe hanesine işlenmiştir. Bundan sonra muhakkak ki daha dikkatli davranılacaktır. ‘Vur’ emrini kimvermiştir? Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri izleyen, olayı analiz eden komutanlar vermiştir. Öyle gözüküyor” dedi.
‘SAĞ YAKALANSALARDI...’
Şahin, Uludere’de 34 kişinin kaçakçılık yaparken vurulduğunu da hatırlatarak şunları söyledi: “Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. O bölge KCK’nın kontrolünde. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, giydiği giysi, ayakkabı parayla alınıyor. Bu gençler figüranlardır. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı.” Açıklamanın ardından basın toplantısı düzenleyen BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Bakan Şahin’e komutanın görevini ve adını sordu, “Kiminle görüntüleri izledi, kime emir verdi? Emir verirken siyaseten hükümete sorumlu olan Genelkurmay’ın bu komutanı ve onunla beraber bu görüntüleri izleyip F-16 pilotlarına ‘Vur’ emri veren komutanlar size hangi resmi bilgiyi, hangi saatte ilettiler? Çıkın açıklayın. Eğer hukuk devleti, hukuk nosyonu ve adaleti işliyorsa işte bakan komutanının adresini veriyor. Savcılar, o komutanı bulun, derhal ifadeye çağırın... İçişleri Bakanı’na 147 gün sonra da olsa hiç olmazsa bir sorumlunun yerini ifşa ettiği için teşekkür ediyoruz” dedi.
Tayyar, Kuğu’nun adını verdi
BAKAN Şahin NTV’de katıldığı programda isim ver mez ken, göz ler in san - sız ha va ara cı gö rün tü le ri - nin ana liz edil di ği bi rim le re çev ril di. AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, 21 Mayıs’ta Star Gazetesi’ndeki “Şifre bu paşadır” başlıklı yazısında, Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu’nun ismini gündeme getirmişti. Tayyar olaya ilişkin sorularını sıraladıktan sonra, “Kanımca, bu 3 sorunun cevabını en iyi bilen, Genelkurmay’da birim yöneticisi Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu’dur. Meclis’teki Uludere komisyonuna mutlaka davet edilmelidir. Şifre, bu paşadır” demişti.
‘GÜNAH KEÇİSİ’
Taraf yazarı Emre Uslu ise 23 Mayıs tarihli yazısında, “İlk istihbaratı kim verdi? Göründüğü kadarıyla Uludere olayı o birimin başındaki komutana yıkılacak ve General Ali Rıza Kuğu önümüzdeki YAŞ kararıyla emekli edilip konu kapatılacak. Bu durumda General Kuğu elindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşırsa belki günah keçisi olmaktan da kurtulur, olayı da aydınlatmaya yardımcı olur” ifadelerine yer verdi. Tuğgeneral Kuğu, halen Genelkurmay Terörle Mücadele Dairesi’nin başında.
=> ☭ ☭ ☭ TEK YOL DEVRİM ! ☭ ☭ ☭ <=
Savcı, Raci Tetik'in peşinde
12 Eylül döneminde Ankara'daki cezaevi ve karakollarda yapılan işkencelerle ilgili soruşturmayı yürüten savcılık, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan, şu an nerede olduğu bilinmeyen dönemin Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik'in bulunmasını istedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Alican Uludağ'ın haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü, 12 Eylül döneminin işkence merkezlerinden Ankara Emniyeti DAL Grubu’nda görevli 125 polisin isim listesini savcılığa gönderdi. Mağdurların anlatımlarının ardından, söz konusu 125 kişinin arasında “şüpheli” olacaklar ifadeye çağrılacak. Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir, “insanlığa karşı suç” kapsamında yürüttüğü 12 Eylül dönemi işkencelerine ilişkin soruşturmada kritik bir adım daha attı. Bir yandan Ankara Emniyeti’nde kurulan özel ekip, darbe döneminde Ankara ’daki karakol ve cezaevlerinde işkence görenler ile bu sırada öldürülenlerin yakınlarının ifadesini alırken, diğer yandan işkenceci polis ve askerlerin bulunması için çalışma başlatıldı.
125 DAL çalışanı sorgulanacak
Savcı Demir, daha önce Genelkurmay Başkanlığı’ndan Mamak Askeri Cezaevi yetkililerinin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ise DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) çalışanlarının isimlerini istedi. Emniyet, DAL’da çalışan 125 kişinin isimlerini savcılığa bildirdi. Listede, eski Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu da yer aldı. Emniyette ifade veren işkence mağdurlarından bazıları, Kemal Yazıcıoğlu’ndan da şikâyetçi olmuştu. Hakkında şikâyet bulunan 125 kişilik DAL çalışanları şüpheli sıfatıyla sorgulanacak. Genelkurmay’ın ise henüz bir yanıt vermediği öğrenildi. Savcı Demir, darbecilerin lideri Kenan Evrentarafından özel olarak Mamak Askeri Cezaevi Müdürlüğü görevine getirilen Tetik’in adresinin bulunması için Emniyet İstihbarat’a talimat yazdı. Yazıda, Tetik’in adresinin araştırılarak, savcılığa bildirilmesi istendi. Savcılığa gelen ilk bilgiler, Tetik’in İzmir’de olabileceği yönünde oldu.
İşkenceyi kabul etmişti
Tetik, 1988’de Milliyet gazetesine verdiği röportajda, işkence yaptığını kabul ederken talimatnameleri ve kanunları uyguladığını belirterek, “Orası cezaeviydi. Hastane, okul, aşk gemisi veya yat kulübü değildi. Bu bir savaştır. Savaşta her zaman iyi şeyler olmaz. Lafla hizaya gelmiyorlardı. Saklamıyorum, oldu. Peki onlar niye direniyorlar?” demişti. Tetik’in “kanunları uyguladım” dediği Mamak Cezaevi ’nde yayıncı-yazar İlhan Erdost askerler tarafından dövülerek öldürülmüştü. Ankara’da DAL merkezinde ise darbe sonrası gözaltına alınanlar işkence tezgâhlarından geçirilmişti. İşkence sonucu Zeynel Abidin Ceylan, Behçet Dinlerer, Adil Yılmaz, Satılmış Şahin Dokuyucu başta olmak üzere çok sayıda “devrimci” katledilmişti. Devrimci Yol liderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu da DAL’da işkence görmüştü.
☭ ☭ ☭ TEK YOL DEVRİM ! ☭ ☭ ☭
'Türkiye bize silah veriyor'
İngiliz Daily Telegraph gazetesinden Michael Weiss'in haberine göre, Suriyeli isyancılar Türkiye'den silah aldıklarını belirtti.
Birgün Gazetesi'nin aktardığı habere göre, Weiss’in Hatay’da görüştüğü isyancılar, “ Türkiye hafif silahlar temin etmekle kalmıyor, isyancılar arasından seçtikleri kumandanları İstanbul’da eğitiyor” dedi. İsyancı birlikten kaynakların anlattığına göre AK-47 tipi silahlar Türkiye ordusu tarafından sınırda isyancılara veriliyor. Bu silahların nereden geldiği bilinmese de,Türkiye aracılığıyla iletildiği iddia ediliyor. Weiss’e göre anlatılanlar, Suriye’deki isyancılara Körfez Bölgesi’nden silah teminatı yapıldığı konusundaki Washington Post haberiyle örtüşüyor. Gazete, Körfez bölgesi kaynaklı silahların transferinin ABD tarafından da kolaylaştırıldığını ve Amerikan istihbaratının isyancılarla iletişim halinde olduğunu belirtmişti.
Habere göre silahlar Türkiye sınırındaki İdlip’te ve Lübnan sınırındaki Zabadani’de depolanıyor ve buradan Şam’a aktarılıyor. Weiss’in iddiası, Türkiye ’nin Amerikan desteği olmadan silah transferi ve eğitim desteğini yapamayacağı yönünde.
☭ ☭ ☭ TEK YOL DEVRİM ! ☭ ☭ ☭
Memurlar zam hakkı için grevde
Hükümet ile memurun 21 gün süren zam pazarlığından sonuç çıkmadı. Hükümetin son turda teklifi yüzde 3.5+4'e çıkarmasını yetersiz bulan memurlar bugün ülke genelinde eylemde.
Türkiye Kamu-Sen ile KESK'in bir günlük iş bırakma eylemi başladı. Zam konusunda hükümet ile anlaşamayan kamu çalışanları, Ankara Garı'nda iş bıraktı. Türk Ulaşım-Sen ile Birleşik Taşımacılık Sendikası üyeleri, garın girişine “Grevdeyiz” pankartı astı. Saat 01.33'de Diyarbakır 'a gidecek Güney Ekspresi, hareket etmedi. Memurların iş bırakması üzerine Ankara Garı'nda bilet satışları durdu. Satılan biletlerin bedelleri kesintisiz olarak yolculara iade edildi. TCDD, yolcuların mağdur olmaması ve gidecekleri yerlere zamanında ulaşabilmeleri için AŞTİ'ye belirli aralıklarla servis düzenledi.
Duruma tepki gösteren bazı yolcular ile görevliler arasında tartışma yaşandı. Memurların iş bırakma eyleminden habersiz olduğunu söyleyen yolculardan Cansever Yıldırım, “Birden bire bunu yapmasalardı iyi olurdu, bizde evden çıkmazdık. Yozgat-Yerköy'e gidecektik. Şimdi bu saatte eve geri döneceğiz; vasıta da yok, yapacak bir şey de yok” dedi.
GREV NEDENİYLE BANLİYÖ SEFERLERİ İPTAL OLDU
KESK'e bağlı Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) üyelerinin grev yapması nedeniyle 05.00'da başlaması gereken Haydarpaşa -Pendik- Haydarpaşa seferleri yapılamadı. Grevin duyurulduğu için kimsenin hiçbir yolcunun gelmediğini söyleyen grup üyeleri, "Bu iş yerinde grev var" pankartı asarak, "Yaşasın Grev -Yaşasın Toplu sözleşme" sloganları attı. Grev nedeniyleHaydarpaşa -Pendik ve Sirkeci-Halkalı arasındaki seferlerin iptal olduğunu belirten Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkol, "Saat 05.00 itibariyle tüm Türkiye çapında devlet demiryolu işçileri iş bırakma eylemine başladılar. Şu anda başarıyla grevimiz sürüyor. Grev bugün saat 24' e kadar sürecek. Demiryolu emekçileri bu greve büyük bir çoğunlukla destek veriyorlar" dedi.
ÖĞRETMENLER VE SAĞLIK ÇALIŞANLARI DA GREVDE
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, Hükümet’in, 2012 için kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 3.5+4 zam önerisine karşı, Eğitim-İş olarak, tüm kamu çalışanlarının ve emeklilerin haklarını savunmak, insanca yaşam standartlarına kavuşmalarını sağlamak için bugün diğer emek örgütleriyle birlikte üretimden gelen gücünü kullanarak, iş bırakacaklarını açıkladı. Demir, “Bu teklif kabul edilebilir bir teklif değildir. Yüzde 3.5+4’ün ortalama memur maaşında yapacağı artış 55-75 TL arasındadır. Yüzdelik artış oranında buçuklu artış yapan Hükümet, kamu çalışanlarıyla adeta dalga geçmekte, kamu çalışanlarının emeklerini yok saymaktadır. Hükümeti, bir an önce bu yaklaşımından vazgeçmeye çağırıyoruz.” dedi.
Tüm Sağlık-Sen de Hükümet’in zam önerisini protesto etmek amacıyla bugün iş bırakacağını açıkladı. Tüm Sağlık-Sen’den yapılan yazılı açıklamada, bir yılda benzine yüzde 23, mazota yüzde 24, kömüre yüzde 26, doğalgaza yüzde 34, elektriğe yüzde 18 zam yapıldığı belirtildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Milletvekili danışmanlarına ve meclis sekreterlerine yüzde 170 zam yaparken, emekli milletvekili maaşları yüzde 60 artırılırken, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 300 bin civarında memura yüzde 15 zam yapılırken yetersiz olmayan mali kaynakların sağlık çalışanlarına sıra geldiğinde yetersiz olmasını protesto ediyoruz. Sayfalar dolusu taleple toplu görüşme masasına gittiğini deklere eden ciddiyetten uzak yetkili sendikanın masadan eli boş olarak kalkmasını ve sağlık çalışanlarına gereken önemi vermeyen Kamu İşveren Heyeti’ni protesto ediyoruz.”
22 Mayıs 2012 Salı
Demirtaş: Adını kışlaya da verseler Roboski kapanmaz !
ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Roboski katliamına ilişkin açıklamaları ile BDP'yi doğruladığını söyledi. Demirtaş, "Başbakan Erdoğan, 'Ben de izledim o kişilerin kim olduğu anlaşılmıyor' diyor. Yani o kişilerin kim olduğunu bilmeden vur emri verdiniz. Uludere'deki kışlaya Recep Tayyip Erdoğan Kışlası adını verseler de bu dosya kapanmayacak. Biz onurumuz ile sana karşı direneceğiz bu katliam sayfasını kapatmayacağız" dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına yarın greve gideceklerini açıklayan KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve beraberindeki heyet de katıldı. Demirtaş, dün gece toplu sözleşmelere ilişkin anlaşmazlık tutanağının imzalandığını ve KESK'in greve gitme kararı aldığını hatırlattı. Cumartesi Anneleri'nin her hafta kayıpları aramak üzere oturma eylemi gerçekleştirdiklerini hatırlatan Demirtaş, "Türkiye'nin çok önemli sorunlarından birisi de kayıplar meselesidir. Bizler sadece özel günler veya haftalar tartışma konusu olduğunda hatırlıyoruz. Ama evladının başında bir dua okuyacak mezarı olmayan anne ve babalar açısından bir travmadır. Yıllardır oturma eylemi yapılıyor. Bunların 10 yılı AKP döneminde yapıldı. Ama bugüne kadar Başbakan kendileri ile bir defa görüşmüş ve onlara hakaret etmiştir. Ne savcıların etkili bir soruşturması var, ne de Parlamento'da girişimde bulunmamıza rağmen Hakikatleri Araştırılması Komisyonu'na dair hükümetin desteği var. Kayıp meselesi Türkiye'nin sınıfta kaldığı utançtır" dedi. Demirtaş, kayıp meselesinin siyaset üstü insani bir durum olduğunu söyledi.
BAŞBAKAN GÖZ GÖRE GÖRE YALAN SÖYLÜYOR’
Her grup toplantısında sorumluları açığa çıkana kadar Roboski meselesini konuşmaktan bıkmayacaklarını söyleyen Demirtaş, "Bugün 146. gün. Nihayet Başbakan ilk defa konuştu. Bugüne kadar yapılan konuşmalar olayı savsaklamaktı. Dün bir kez daha ayakları yerden kesilince konuştu" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Roboski'ye ilişkin açıklamasının önemli olduğunu söyleyen Demirtaş, aradan geçen 146 gün sonra BDP'nin tezlerinin Başbakan Erdoğan tarafından doğrulandığını söyledi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın sözlerini okuyarak, "Biz AKP bu işin üstünü örtmeye çalışıyor diyorduk. Başbakan bunu itiraf ediyor. Bugüne kadar Başbakan'ın ve AKP yöneticilerinin ağzından özür kelimesi çıkmamasına rağmen göz göre göre yalan söylüyor. Demek ki AKP bu işin üstünü örtmeye çalışıyor tezimiz doğruymuş" diye konuştu.
‘AKP’Yİ AKLAMAYA ÇALIŞANLARA SORUYORUM: NE OLDU?
Demirtaş, "Başbakan Erdoğan, 'Ben de izledim o kişilerin kim olduğu anlaşılmıyor' diyor. Yani o kişilerin kim olduğunu bilmeden vur emri verdiniz. AKP'nin bu katliamı sahiplendiğini belirtiyorduk. AKP'li yazarlar 'bu AKP'ye karşı bir tuzaktır' diyorlardı. Günlerce bunu köşelerinde ve televizyonda işlediler. Başbakan ne dedi 'Uludere'de bize kurulmuş bir tuzak yoktur' dedi. Kraldan daha çok kralcı geçinenler ne oldu. AKP'yi aklamaya çalışanlara soruyorum: Ne oldu? 'İstihbarat bizim, uçak bizim, biz vurduk' diyor daha ne desin. Hatta o kadar öfkeleniyor ki göğsünü gere gere bizim istihbaratımızdır diyorlar. AKP'yi kurtarmaya çalışan aydınlar, yazarlar, gazeteciler elinizi vicdanınıza koyun. Bakın genel başkanınız ne diyor. Siz onu halen aklamaya çalışıyorsunuz" şeklinde konuştu.
‘BAŞBAKAN DOSYAI GÖRMÜŞ ONA GÖRE KARAR VERİYOR’
Kendilerinin AKP'nin vur emrini verenleri koruduğunu daha önce söylediklerini hatırlatan Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın ise buna karşılık "Bu iş Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" dediğini belirterek, "Başbakan dün ne diyor yetki bizde idi biz yetkiyi verdik onlar da samimiyetle görevlerini yaptılar. Şimdi derin devlet, derin akıl nedir daha iyi anlaşılıyor. Başbakan sürekli konu yargıdadır diyordu. Şimdi ne diyor bu bir hatadır diyor. Yani hukuki bir tespit yapıyor. Ortada hata olduğuna dair bir karar var mı? Başbakan demek ki gizlilik kararı olan dosyayı görmüş ona göre karar veriyor" ifadesinde bulundu.
Demirtaş, mahkemenin vermesi gereken kararı Başbakan Erdoğan'ın verdiğini ve dosyayı kapattığını söyleyerek, "Başbakana rağmen bu hata değil kasıt diyebilecek özel yetkili yürekli bir mahkeme var mı bu ülkede. Başbakan kendini yargı yerine koydu. Tazminatı verdik bu işi fazla suiistimal etmeyin kapatın gitti diyor Başbakan. Katliama karşı haysiyeti olanlar en azından soruyor bu katliamı kapatmaya gücü yetecek mi? Yetmeyecek mi bu hükümetin. Herkes bunu soruyor" ifadesini kullandı.
AKP’Lİ KÜRTLERE SESLENDİ
Demirtaş, geçmişte aynı yöntemin kullanıldığını ve katliamların kapatıldığını belirterek, AKP'ye oy verenlere seslendi. Demirtaş, "Bunun için mi oy verdiniz. Partiniz hükümete geldiğinde 34 yurttaşı katletsin sonra üstünü kapatsın diye mi oy verdiniz? AKP'deki Kürtlere soruyorum. Dün genel başkanınızın yaptığı açıklamadan sonra o partide daha ne kadar kalmayı, bu katliama daha ne kadar ortak olmayı düşünüyorsunuz. Bir tarafta 34 cenaze var bir tarafta da rant var. Gözlerimiz üstünüzde. Biz BDP'ye gelin demiyoruz. Biz onurun rant ve talandan üstün olduğuna dair bir tavır ortaya koyun diyoruz" dedi. Demirtaş, silahlı pradetör alınması için ABD ve Pakistan'da pazarlık yapıldığını söyleyerek, "Ne yapacaklar bunu ekin mi biçecekler. Kan alacaklar bununla. Kan pazarlığı budur. Bunu görün. Bu çağrım AKP'de vicdanı olan herkesedir" diye konuştu.
‘ERDOĞAN ADINI KIŞLAYA SERSELER DE BU DOSYA KAPANMAZ’
Roboski dosyasının kapanmayacağını söyleyen Demirtaş, "Uludere'deki kışlaya Recep Tayyip Erdoğan Kışlası adını verselerde bu dosya kapanmayacak. Biz onurumuz ile sana karşı direneceğiz bu katliam sayfasını kapatmayacağız" ifadesinde bulundu. Başbakan Erdoğan'ın uçağa bindiği zaman Türkiye'nin en önemli gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu bunun gündem dışı çarpıtma olduğunu söyledi. Demirtaş, günlerdir "BDP eşcinsel evlilik istiyor ondan anayasa görüşmeleri tıkandı" diye yaygara koparıldığını söyleyerek, "Ortada eşcinsel evlilik tartışması yok. Biz insan olan hiç kimse ayrımcılığa tabi tutulamaz diyoruz. Bu uluslararası bir metindir. İstanbul Sözleşmesi ortadadır. Bunu AKP istedi. Bizim önerdiğimiz madde bire bir burada yazılıdır. Ama biz önerince konuyu çarpıtarak 'anayasa tartışmaları tıkandı' diyorlar. İnsanlar etnik kimliği, dini, inancı ile ayrımcılığa tabi tutulmasın diyoruz. Bunu yazamayız diyorlar. Ama daha önce bunları çıkarmışsın" diyerek bunların yer aldığı metinleri gösterdi.
‘ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA İSTEYEN TEK PARTİ BDP’DİR’
'Demirtaş, AKP'nin anayasa tartışmalarında yürüttüğü tarzın "ilkesiz" olduğunu söyleyerek, "Kendi ilkesini çiğneyen bir parti ile biz anadilde eğitimi, özerkliği, hukuk devletini nasıl konuşacağız. O masa sivil anayasa masasıdır. O masada özgürlükçü anayasa isteyen tek parti BDP'dir. İlkesiz bir tartışma yapıyorlarsa biz onları masadan kalkmış sayacağız. Bu nedenle Erdoğan'ın 'Anayasa istiyoruz' sözü samimiyetsizdir. Yol temizliğini defalarca söyledik. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kalkmadan neyi tartışacağız dedik. Hiçbirisi dikkate alınmadı" dedi. Türkiye'de insanların bir pankarttan 10 yıla yakın cezalar aldığını söyleyen Demirtaş, sadece BDP'liler değil, AKP'ye muhalif herkese bunu yapıyorlar dedi.
‘POLİS FEZLEKE HAZIRLIYOR, SAVAVCI SONRA ONU UYGULUYOR’
AKP hükümeti döneminde çıkarılan yasalardan dolayı sanıkların ilk 24 saat avukatları ile görüşemediklerini söyleyen Demirtaş, "Bu sürede tehdit ve şantaj yapılıyor sonra avukatlar çağrılıyor. Polis fezleke hazırlıyor savcı sonra onu uyguluyor. Savcının yaptığı bir iş yok. Polis hazırlıyor savcı dava açıyor. Polis kim hükümetin emrindeki memur. Nereye bağlı malum bakana bağlı. O bakandan adalet çıkar mı? Böyle işliyor işte mahkemeler. Türkiye'de bu işler böyle yürütülüyor" diye kaydetti.
‘KİMSE ADALET VATANDAŞI KORUYOR DEMESİN’
Demirtaş, BDP'ye ilişkin hakaret eden yayınlara ve derneklere ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını ancak hepsine ilişkin savcıların "Kovuşturmaya yer yok" kararı verdiklerini hatırlatarak, "Bütün internet sitelerinde partimize küfür ediliyor. Bir tanesiyle ilgili soruşturma açmadılar. Arkadaşlar suç duyurusunda bulundu bir şey çıkmadı. Bu kadar hukuka uygun davranan savcılar Cihan Kırmızıgül'e ne yaptılar tek puşiden 33 yıl verdiler. Sadece kendi işini yaptığı için 100'den fazla tutuklu gazeteci yargılanıyor Türkiye'de. Hiç kimse adaletin vatandaşı koruduğunu söylemesin. Türkiye'de karakola düşmek zulmün kucağına düşmektir" dedi. Balıkesir'de tutuklanan öğrencilere savcının sorduğu soruyu okuyan Demirtaş, "Savcı öğrenciye 'Bol mayonezli yiyelim demişsin' diye soruyor. Bunun ardından Roboski Katliamı anmasına niye katıldın diye soruyor. Ben savcıya soruyorum. Sen bu katillerin niye ortaya çıkarılmadığını açıkla. Yüreğin yetiyorsa ona hesap sor. Bu yargının içine düştüğü rezaletin daniskasıdır" ifadesini kullandı.
KESK GREVİNE DESTEK
Demirtaş, Türkiye'de yaşanan baskı ortamında demokratik ve sivil bir anayasanın çıkamayacağını söyledi. KESK'in yarın greve gideceğini hatırlatan Demirtaş, emekçilerin haklı nedenlerle greve gittiklerini söyledi. Demirtaş, referandum çalışmaları sırasında Başbakan Erdoğan'ın her yerde toplu sözleşme hakkından dem vurduğunu söyleyerek, "O anayasa değişikliğinin pratikte ezilenler açısından hiçbir olumlu değişikliğe yol açmadı. Dönemin hükümet sözsüsü zaten Memur Sen ile uzlaşmayı söylemişti. Ortada toplu sözleşme masası yok. Seyirlik tiyatro masası var. Bir de buna alet olmayan onurlu emekçiler var. Yarın grevdeler biz de onların yanında olacağız" diye konuştu. Hükümetin, memur zamlarına ilişkin önerdiği teklifi eleştiren Demirtaş, "Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz diyordunuz. O kadar çok ürüne zam yaptınız. Ama emekçilere teklif ettiğiniz zam ise komedidir. Hani yüzde 8,5 büyümüştük. Yüzde 1 fazla zam versek kriz yaşarız diyorsunuz. Demek ki ortada aldatmaca var" ifadesini kullandı.
ERDOĞANIN MAL BEYANI
Demirtaş, hükümetin ABD ile yaptığı 3 adet kobra tipi helikopterin maliyetinin yaklaşık 1 milyar TL olduğunu ancak 4,5 milyon kamu çalışanının 3 helikopter etmediğini söyleyerek, "Hükümet 'ben memura verirsem kriz doğar' deyip toplu sözleşme görüşmelerinin üstünü örtmeye çalışıyor" diye vurguladı. Erdoğan'ın 1994 yılında belediye başkanı olduğunda bulunduğu mal beyanı ile bugün bulunduğu mal beyanı arasında 730 kat fark olduğunu söyleyerek, "3 trilyona yakın nakit parası var. İmam Hatip yerine ticaret lisesinde okumuş gibi görünüyor. Sen hangi ara bu kadar mal edindin. Hedef 2023 diyor. Bu hesaplara göre Başbakanın 2023 hedefine göre 449 kat daha artacak. Bu ortada iken memura yüzde 1 bile fazla veremeyiz diyorlar" dedi. Demirtaş, konuşmasının devamında ise emekçilerin taleplerini sıralayarak, taleplerin özgürlükçü talepler olduğunu söyledi.
Tek yol devrim !
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına yarın greve gideceklerini açıklayan KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve beraberindeki heyet de katıldı. Demirtaş, dün gece toplu sözleşmelere ilişkin anlaşmazlık tutanağının imzalandığını ve KESK'in greve gitme kararı aldığını hatırlattı. Cumartesi Anneleri'nin her hafta kayıpları aramak üzere oturma eylemi gerçekleştirdiklerini hatırlatan Demirtaş, "Türkiye'nin çok önemli sorunlarından birisi de kayıplar meselesidir. Bizler sadece özel günler veya haftalar tartışma konusu olduğunda hatırlıyoruz. Ama evladının başında bir dua okuyacak mezarı olmayan anne ve babalar açısından bir travmadır. Yıllardır oturma eylemi yapılıyor. Bunların 10 yılı AKP döneminde yapıldı. Ama bugüne kadar Başbakan kendileri ile bir defa görüşmüş ve onlara hakaret etmiştir. Ne savcıların etkili bir soruşturması var, ne de Parlamento'da girişimde bulunmamıza rağmen Hakikatleri Araştırılması Komisyonu'na dair hükümetin desteği var. Kayıp meselesi Türkiye'nin sınıfta kaldığı utançtır" dedi. Demirtaş, kayıp meselesinin siyaset üstü insani bir durum olduğunu söyledi.
BAŞBAKAN GÖZ GÖRE GÖRE YALAN SÖYLÜYOR’
Her grup toplantısında sorumluları açığa çıkana kadar Roboski meselesini konuşmaktan bıkmayacaklarını söyleyen Demirtaş, "Bugün 146. gün. Nihayet Başbakan ilk defa konuştu. Bugüne kadar yapılan konuşmalar olayı savsaklamaktı. Dün bir kez daha ayakları yerden kesilince konuştu" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Roboski'ye ilişkin açıklamasının önemli olduğunu söyleyen Demirtaş, aradan geçen 146 gün sonra BDP'nin tezlerinin Başbakan Erdoğan tarafından doğrulandığını söyledi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın sözlerini okuyarak, "Biz AKP bu işin üstünü örtmeye çalışıyor diyorduk. Başbakan bunu itiraf ediyor. Bugüne kadar Başbakan'ın ve AKP yöneticilerinin ağzından özür kelimesi çıkmamasına rağmen göz göre göre yalan söylüyor. Demek ki AKP bu işin üstünü örtmeye çalışıyor tezimiz doğruymuş" diye konuştu.
‘AKP’Yİ AKLAMAYA ÇALIŞANLARA SORUYORUM: NE OLDU?
Demirtaş, "Başbakan Erdoğan, 'Ben de izledim o kişilerin kim olduğu anlaşılmıyor' diyor. Yani o kişilerin kim olduğunu bilmeden vur emri verdiniz. AKP'nin bu katliamı sahiplendiğini belirtiyorduk. AKP'li yazarlar 'bu AKP'ye karşı bir tuzaktır' diyorlardı. Günlerce bunu köşelerinde ve televizyonda işlediler. Başbakan ne dedi 'Uludere'de bize kurulmuş bir tuzak yoktur' dedi. Kraldan daha çok kralcı geçinenler ne oldu. AKP'yi aklamaya çalışanlara soruyorum: Ne oldu? 'İstihbarat bizim, uçak bizim, biz vurduk' diyor daha ne desin. Hatta o kadar öfkeleniyor ki göğsünü gere gere bizim istihbaratımızdır diyorlar. AKP'yi kurtarmaya çalışan aydınlar, yazarlar, gazeteciler elinizi vicdanınıza koyun. Bakın genel başkanınız ne diyor. Siz onu halen aklamaya çalışıyorsunuz" şeklinde konuştu.
‘BAŞBAKAN DOSYAI GÖRMÜŞ ONA GÖRE KARAR VERİYOR’
Kendilerinin AKP'nin vur emrini verenleri koruduğunu daha önce söylediklerini hatırlatan Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın ise buna karşılık "Bu iş Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" dediğini belirterek, "Başbakan dün ne diyor yetki bizde idi biz yetkiyi verdik onlar da samimiyetle görevlerini yaptılar. Şimdi derin devlet, derin akıl nedir daha iyi anlaşılıyor. Başbakan sürekli konu yargıdadır diyordu. Şimdi ne diyor bu bir hatadır diyor. Yani hukuki bir tespit yapıyor. Ortada hata olduğuna dair bir karar var mı? Başbakan demek ki gizlilik kararı olan dosyayı görmüş ona göre karar veriyor" ifadesinde bulundu.
Demirtaş, mahkemenin vermesi gereken kararı Başbakan Erdoğan'ın verdiğini ve dosyayı kapattığını söyleyerek, "Başbakana rağmen bu hata değil kasıt diyebilecek özel yetkili yürekli bir mahkeme var mı bu ülkede. Başbakan kendini yargı yerine koydu. Tazminatı verdik bu işi fazla suiistimal etmeyin kapatın gitti diyor Başbakan. Katliama karşı haysiyeti olanlar en azından soruyor bu katliamı kapatmaya gücü yetecek mi? Yetmeyecek mi bu hükümetin. Herkes bunu soruyor" ifadesini kullandı.
AKP’Lİ KÜRTLERE SESLENDİ
Demirtaş, geçmişte aynı yöntemin kullanıldığını ve katliamların kapatıldığını belirterek, AKP'ye oy verenlere seslendi. Demirtaş, "Bunun için mi oy verdiniz. Partiniz hükümete geldiğinde 34 yurttaşı katletsin sonra üstünü kapatsın diye mi oy verdiniz? AKP'deki Kürtlere soruyorum. Dün genel başkanınızın yaptığı açıklamadan sonra o partide daha ne kadar kalmayı, bu katliama daha ne kadar ortak olmayı düşünüyorsunuz. Bir tarafta 34 cenaze var bir tarafta da rant var. Gözlerimiz üstünüzde. Biz BDP'ye gelin demiyoruz. Biz onurun rant ve talandan üstün olduğuna dair bir tavır ortaya koyun diyoruz" dedi. Demirtaş, silahlı pradetör alınması için ABD ve Pakistan'da pazarlık yapıldığını söyleyerek, "Ne yapacaklar bunu ekin mi biçecekler. Kan alacaklar bununla. Kan pazarlığı budur. Bunu görün. Bu çağrım AKP'de vicdanı olan herkesedir" diye konuştu.
‘ERDOĞAN ADINI KIŞLAYA SERSELER DE BU DOSYA KAPANMAZ’
Roboski dosyasının kapanmayacağını söyleyen Demirtaş, "Uludere'deki kışlaya Recep Tayyip Erdoğan Kışlası adını verselerde bu dosya kapanmayacak. Biz onurumuz ile sana karşı direneceğiz bu katliam sayfasını kapatmayacağız" ifadesinde bulundu. Başbakan Erdoğan'ın uçağa bindiği zaman Türkiye'nin en önemli gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu bunun gündem dışı çarpıtma olduğunu söyledi. Demirtaş, günlerdir "BDP eşcinsel evlilik istiyor ondan anayasa görüşmeleri tıkandı" diye yaygara koparıldığını söyleyerek, "Ortada eşcinsel evlilik tartışması yok. Biz insan olan hiç kimse ayrımcılığa tabi tutulamaz diyoruz. Bu uluslararası bir metindir. İstanbul Sözleşmesi ortadadır. Bunu AKP istedi. Bizim önerdiğimiz madde bire bir burada yazılıdır. Ama biz önerince konuyu çarpıtarak 'anayasa tartışmaları tıkandı' diyorlar. İnsanlar etnik kimliği, dini, inancı ile ayrımcılığa tabi tutulmasın diyoruz. Bunu yazamayız diyorlar. Ama daha önce bunları çıkarmışsın" diyerek bunların yer aldığı metinleri gösterdi.
‘ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA İSTEYEN TEK PARTİ BDP’DİR’
'Demirtaş, AKP'nin anayasa tartışmalarında yürüttüğü tarzın "ilkesiz" olduğunu söyleyerek, "Kendi ilkesini çiğneyen bir parti ile biz anadilde eğitimi, özerkliği, hukuk devletini nasıl konuşacağız. O masa sivil anayasa masasıdır. O masada özgürlükçü anayasa isteyen tek parti BDP'dir. İlkesiz bir tartışma yapıyorlarsa biz onları masadan kalkmış sayacağız. Bu nedenle Erdoğan'ın 'Anayasa istiyoruz' sözü samimiyetsizdir. Yol temizliğini defalarca söyledik. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kalkmadan neyi tartışacağız dedik. Hiçbirisi dikkate alınmadı" dedi. Türkiye'de insanların bir pankarttan 10 yıla yakın cezalar aldığını söyleyen Demirtaş, sadece BDP'liler değil, AKP'ye muhalif herkese bunu yapıyorlar dedi.
‘POLİS FEZLEKE HAZIRLIYOR, SAVAVCI SONRA ONU UYGULUYOR’
AKP hükümeti döneminde çıkarılan yasalardan dolayı sanıkların ilk 24 saat avukatları ile görüşemediklerini söyleyen Demirtaş, "Bu sürede tehdit ve şantaj yapılıyor sonra avukatlar çağrılıyor. Polis fezleke hazırlıyor savcı sonra onu uyguluyor. Savcının yaptığı bir iş yok. Polis hazırlıyor savcı dava açıyor. Polis kim hükümetin emrindeki memur. Nereye bağlı malum bakana bağlı. O bakandan adalet çıkar mı? Böyle işliyor işte mahkemeler. Türkiye'de bu işler böyle yürütülüyor" diye kaydetti.
‘KİMSE ADALET VATANDAŞI KORUYOR DEMESİN’
Demirtaş, BDP'ye ilişkin hakaret eden yayınlara ve derneklere ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını ancak hepsine ilişkin savcıların "Kovuşturmaya yer yok" kararı verdiklerini hatırlatarak, "Bütün internet sitelerinde partimize küfür ediliyor. Bir tanesiyle ilgili soruşturma açmadılar. Arkadaşlar suç duyurusunda bulundu bir şey çıkmadı. Bu kadar hukuka uygun davranan savcılar Cihan Kırmızıgül'e ne yaptılar tek puşiden 33 yıl verdiler. Sadece kendi işini yaptığı için 100'den fazla tutuklu gazeteci yargılanıyor Türkiye'de. Hiç kimse adaletin vatandaşı koruduğunu söylemesin. Türkiye'de karakola düşmek zulmün kucağına düşmektir" dedi. Balıkesir'de tutuklanan öğrencilere savcının sorduğu soruyu okuyan Demirtaş, "Savcı öğrenciye 'Bol mayonezli yiyelim demişsin' diye soruyor. Bunun ardından Roboski Katliamı anmasına niye katıldın diye soruyor. Ben savcıya soruyorum. Sen bu katillerin niye ortaya çıkarılmadığını açıkla. Yüreğin yetiyorsa ona hesap sor. Bu yargının içine düştüğü rezaletin daniskasıdır" ifadesini kullandı.
KESK GREVİNE DESTEK
Demirtaş, Türkiye'de yaşanan baskı ortamında demokratik ve sivil bir anayasanın çıkamayacağını söyledi. KESK'in yarın greve gideceğini hatırlatan Demirtaş, emekçilerin haklı nedenlerle greve gittiklerini söyledi. Demirtaş, referandum çalışmaları sırasında Başbakan Erdoğan'ın her yerde toplu sözleşme hakkından dem vurduğunu söyleyerek, "O anayasa değişikliğinin pratikte ezilenler açısından hiçbir olumlu değişikliğe yol açmadı. Dönemin hükümet sözsüsü zaten Memur Sen ile uzlaşmayı söylemişti. Ortada toplu sözleşme masası yok. Seyirlik tiyatro masası var. Bir de buna alet olmayan onurlu emekçiler var. Yarın grevdeler biz de onların yanında olacağız" diye konuştu. Hükümetin, memur zamlarına ilişkin önerdiği teklifi eleştiren Demirtaş, "Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz diyordunuz. O kadar çok ürüne zam yaptınız. Ama emekçilere teklif ettiğiniz zam ise komedidir. Hani yüzde 8,5 büyümüştük. Yüzde 1 fazla zam versek kriz yaşarız diyorsunuz. Demek ki ortada aldatmaca var" ifadesini kullandı.
ERDOĞANIN MAL BEYANI
Demirtaş, hükümetin ABD ile yaptığı 3 adet kobra tipi helikopterin maliyetinin yaklaşık 1 milyar TL olduğunu ancak 4,5 milyon kamu çalışanının 3 helikopter etmediğini söyleyerek, "Hükümet 'ben memura verirsem kriz doğar' deyip toplu sözleşme görüşmelerinin üstünü örtmeye çalışıyor" diye vurguladı. Erdoğan'ın 1994 yılında belediye başkanı olduğunda bulunduğu mal beyanı ile bugün bulunduğu mal beyanı arasında 730 kat fark olduğunu söyleyerek, "3 trilyona yakın nakit parası var. İmam Hatip yerine ticaret lisesinde okumuş gibi görünüyor. Sen hangi ara bu kadar mal edindin. Hedef 2023 diyor. Bu hesaplara göre Başbakanın 2023 hedefine göre 449 kat daha artacak. Bu ortada iken memura yüzde 1 bile fazla veremeyiz diyorlar" dedi. Demirtaş, konuşmasının devamında ise emekçilerin taleplerini sıralayarak, taleplerin özgürlükçü talepler olduğunu söyledi.
Tek yol devrim !
Puşi davası gelip ANF haberine dayandı !
‘Puşi davası’ olarak bilinen üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül'e 11 yıl 3 ay ceza verilen davanın gerekçeli kararında, Kırmızıgül'ün puşi taktığı için suçlandığı beyanlarına itibar edilmediği belirtilerek, puşinin "suçun işlenmesinde yararlanılan araç mahiyetinde olduğu anlaşıldığından müsaderesine karar verildiği" savunuldu.
Kamuoyunda “puşi davası” olarak bilinen Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Fakültesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül ile ilgili, Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Kırmızıgül'e verilen 11 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianame ve mütalaadaki suçlamalar ile sanık Kırmızıgül'ün emniyet, savcılık, sorgu hakimliği ve duruşmalarda verdiği ifadeler hatırlatıldı. Devam eden duruşmalardaki tanık ve gizli tanık anlatımları ile sözlü ve yazılı delillere yer verilen gerekçeli kararda, Kırmızıgül'ün savunmalarında suça katılmadığı ve örgüte üye olmadığını belirtmesine rağmen, kendisinden ele geçirilen cep telefonunda yapılan incelemede, olay tarihinden hemen önce telefonla görüştüğü bazı kişilerin "terör örgütü üyeliği" ve “örgütün propagandasını yapmak” gibi suçlardan haklarında polis kaydı olan kişiler olduğu ve ''fıratnews.org'' sitesinden olaya ilişkin yapılan haberlere göre söz konusu kişilerle diyaloğunun olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Kararda Kırmızıgül'ün puşi taktığı için gözaltına alındığına ilişkin beyanına karşılık olarak da, olay yerinden polisten kaçarken su kanalına düşmesi, polisin yakalamasının ardından kolluk kuvvetlerine direnmesi ve vücudundaki yumuşak doku lezyonlarının bu sırada oluşmasının anlaşılması nedeniyle itibar edilmediği savunuldu.
Kırmızıgül'ün ifadelerinde çelişkiler olduğu belirtilen kararda, “Dava konusu olay sırasında yasadışı eyleme katılan sanık tarafından yüzünü örtmek maksadıyla, yani suçun işlenişi esnasında, kendisini gizlemek amacıyla kullanılan ve 'puşi' diye tabir edilen bezin de Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 54. maddesinde belirtildiği şekliyle, suçun işlenmesini kolaylaştıran, suçun yerine getirilmesiyle doğrudan ilişkili bulunan, suç oluşturan hareketleri gerçekleştirmede fiilen kullanılan, suçun kendisiyle işlendiği ve suçun işlenmesinde yararlanılan araç mahiyetinde olduğu anlaşıldığından müsaderesine karar verildi'' ifadelerine yer verildi. Tek yol devrim !
Kamuoyunda “puşi davası” olarak bilinen Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Fakültesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül ile ilgili, Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Kırmızıgül'e verilen 11 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianame ve mütalaadaki suçlamalar ile sanık Kırmızıgül'ün emniyet, savcılık, sorgu hakimliği ve duruşmalarda verdiği ifadeler hatırlatıldı. Devam eden duruşmalardaki tanık ve gizli tanık anlatımları ile sözlü ve yazılı delillere yer verilen gerekçeli kararda, Kırmızıgül'ün savunmalarında suça katılmadığı ve örgüte üye olmadığını belirtmesine rağmen, kendisinden ele geçirilen cep telefonunda yapılan incelemede, olay tarihinden hemen önce telefonla görüştüğü bazı kişilerin "terör örgütü üyeliği" ve “örgütün propagandasını yapmak” gibi suçlardan haklarında polis kaydı olan kişiler olduğu ve ''fıratnews.org'' sitesinden olaya ilişkin yapılan haberlere göre söz konusu kişilerle diyaloğunun olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Kararda Kırmızıgül'ün puşi taktığı için gözaltına alındığına ilişkin beyanına karşılık olarak da, olay yerinden polisten kaçarken su kanalına düşmesi, polisin yakalamasının ardından kolluk kuvvetlerine direnmesi ve vücudundaki yumuşak doku lezyonlarının bu sırada oluşmasının anlaşılması nedeniyle itibar edilmediği savunuldu.
Kırmızıgül'ün ifadelerinde çelişkiler olduğu belirtilen kararda, “Dava konusu olay sırasında yasadışı eyleme katılan sanık tarafından yüzünü örtmek maksadıyla, yani suçun işlenişi esnasında, kendisini gizlemek amacıyla kullanılan ve 'puşi' diye tabir edilen bezin de Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 54. maddesinde belirtildiği şekliyle, suçun işlenmesini kolaylaştıran, suçun yerine getirilmesiyle doğrudan ilişkili bulunan, suç oluşturan hareketleri gerçekleştirmede fiilen kullanılan, suçun kendisiyle işlendiği ve suçun işlenmesinde yararlanılan araç mahiyetinde olduğu anlaşıldığından müsaderesine karar verildi'' ifadelerine yer verildi. Tek yol devrim !
Dört öğrenciye “akıllı kart” cezası !
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde okuyan ve okul dışında bildiri dağıtan dört öğrenciden ikisi okuldan atıldı, ikisi de bir yarıyıl okuldan uzaklaştırıldı.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) bir banka işbirliği ile “akıllı kart” uygulamasına geçti. Bu durumdan rahatsız olan öğrenciler de projeye karşı bildiri dağıttı. HDK İskenderun Gençlik Meclisi imzalı bildiride, her 3 ayda bir hesap işletim ücreti olarak 11 lira alınmasına ve yemekhanede gün içerisinde yenilen ikinci yemek ücretinin iki kat olmasına tepki gösterildi. MKÜ Mühendislik Fakültesi Disiplin Kurulu 14 Mayıs’ta aldığı kararla Yükseköğretim Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 10/C maddesi kapsamında bildiri dağıtan öğrencilerden inşaat mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Mithat Can Türekten ve makine mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Haydar Eren Öztürk’ü okuldan attı. İnşaat mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Sezgi Çolakoğlu ve makine mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Özgün Karakaya ise bir yarıyıl uzaklaştırma aldı. Öğrenciler karara itiraz edebilecek, ancak finallerin ikinci haftasında sınavlara alınmayacak.
Tek yol devrim !
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) bir banka işbirliği ile “akıllı kart” uygulamasına geçti. Bu durumdan rahatsız olan öğrenciler de projeye karşı bildiri dağıttı. HDK İskenderun Gençlik Meclisi imzalı bildiride, her 3 ayda bir hesap işletim ücreti olarak 11 lira alınmasına ve yemekhanede gün içerisinde yenilen ikinci yemek ücretinin iki kat olmasına tepki gösterildi. MKÜ Mühendislik Fakültesi Disiplin Kurulu 14 Mayıs’ta aldığı kararla Yükseköğretim Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 10/C maddesi kapsamında bildiri dağıtan öğrencilerden inşaat mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Mithat Can Türekten ve makine mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Haydar Eren Öztürk’ü okuldan attı. İnşaat mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Sezgi Çolakoğlu ve makine mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Özgün Karakaya ise bir yarıyıl uzaklaştırma aldı. Öğrenciler karara itiraz edebilecek, ancak finallerin ikinci haftasında sınavlara alınmayacak.
Tek yol devrim !
Lehte ifade yok sayıldı !
İSTANBUL - Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ün kamuoyunda ‘poşu davası’ olarak bilinen ve 11 yıl 3 ay hapis cezası aldığı davanın gerekçeli kararı açıklandı. Mahkeme, Kırmızıgül’ün aleyhine önce “Molotofkokteyli attı” diyen ancak çağrıldığı duruşmada “Hayır o değildi” diyerek ifadesini değiştiren gizli tanığın ikinci beyanını ilginç bir gerekçeyle dikkate almadı. Mahkeme, “Aradan geçen bir yıllık süre içerisinde sanığın görüntüsünde saç, sakal, kilo gibi değişiklikler meydana gelmiş olduğu, teşhisin yüz yüze değil kamera aracılığıyla yapılıyor olması” nedeniyle ilk ifadeyi geçerli saydı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi , 25 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan üniversiteli Kırmızıgül’e 11 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Cezanın gerekçesi dün açıklandı. Kararda, Kırmızgül’ün ‘poşu savunmasına’ itibar edilmedi, polis tutanakları ve gizli tanığın anlatımları dikkate alındı. Kararda, Kırmızıgül’ün aleyhine bir polis ve bir gizli tanığın ifadesinin olduğu hatırlatıldı. Polis S.E.’nin molotofkokteylinin atıldığı andan itibaren grubu izlediği, yüzleri poşulu topluluk içerisinde olduğu iddia edilen Kırmızıgül’ü takibe alıp yakaladığı belirtildi. Daha sonra da gizli tanığın anlatımlarına yer verildi. Bir markete yönelik molotofkokteyli saldırısından hemen sonra emniyete başvurup tanıklık yapmak istediği kaydedilen gizli tanığın, 21 Şubat 2010’daki teşhis işleminde, Kırmızıgül’ü göstererek, “Bu şahsın eylem sırasında elinde bulunan molotofu attığını net olarak gördüm” dediği ifade edildi. Daha sonra da gizli tanığın 4 Mart 2011’de görülen duruşmada, “İfademde belirttiğim kişi bana gösterilen kişi değildir. Olay yerine çok yakındım. Hatta orada sazı yanan çocuk benim arkadaşımın çocuğuydu. Şahıslarla yüz yüze geldim. Bu yüzden tanıyorum” dediği de anımsatıldı.
Tanık ifade değiştirdi
Heyet, iki ifade arasındaki farklılığı Kırmızıgül’ün aleyhinde yorumlayarak, şunlara dikkat çekti: “Gizli tanığın emniyet müdürlüğünde sanığa ilişkin yapmış olduğu teşhis tutanağında sanığın görüntüsü ile duruşma esnasındaki görüntüsü arasında aradan geçen yaklaşık bir yıllık süre içerisinde sanığın görüntüsünde saç, sakal, kilo gibi değişiklikler meydana gelmiş olduğu, teşhisin yüz yüze değil de kamera aracılığıyla yapılıyor olması gibi nedenler dikkate alındığında gizli tanığın olayın hemen akabinde sanığın olay yerindeki görüntüsüne en yakın olduğu anda hazırlık aşamasında yapmış olduğu teşhis işlemlerinin daha güvenilir olduğu...” Mahkeme kararında Cihan Kırmızıgül’ün cep telefonundan 1 Ocak 2010-21 Şubat 2010 arasında görüştüğü kişilerin bazılarının siyasi nitelikle suçlarda adlarının geçtiği vurgulandı.
Gizli tanık AİHM’ye aykırı
Avukat Turgut Kazan, özel yetkili mahkemelerde 2005’ten bu yana var olan gizli tanık uygulamasının AİHM’ye aykırı olduğunu belirterek, Kırmızıgül davasındaki sonucu tartışmalı bulduğunu söyledi. Kazan, “Gerekçeye iki soru yöneltilebilir. Birincisi şu: Güvenlik birimindeki teşhiste, şüphelinin avukatı hazır mıydı? Bulunmamışsa bunu nasıl adalete uygun bir teşhis sayacaksınız? İkinci soru: Bu bir yıl içerisinde sanığın değişmiş olduğu, değişeceği ihtimaline dayalı bir gerekçe kabul edilebilir mi? O zaman Türk yargısında hep emniyetin yaptığı teşhisler geçerli olacaktır” dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi , 25 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan üniversiteli Kırmızıgül’e 11 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Cezanın gerekçesi dün açıklandı. Kararda, Kırmızgül’ün ‘poşu savunmasına’ itibar edilmedi, polis tutanakları ve gizli tanığın anlatımları dikkate alındı. Kararda, Kırmızıgül’ün aleyhine bir polis ve bir gizli tanığın ifadesinin olduğu hatırlatıldı. Polis S.E.’nin molotofkokteylinin atıldığı andan itibaren grubu izlediği, yüzleri poşulu topluluk içerisinde olduğu iddia edilen Kırmızıgül’ü takibe alıp yakaladığı belirtildi. Daha sonra da gizli tanığın anlatımlarına yer verildi. Bir markete yönelik molotofkokteyli saldırısından hemen sonra emniyete başvurup tanıklık yapmak istediği kaydedilen gizli tanığın, 21 Şubat 2010’daki teşhis işleminde, Kırmızıgül’ü göstererek, “Bu şahsın eylem sırasında elinde bulunan molotofu attığını net olarak gördüm” dediği ifade edildi. Daha sonra da gizli tanığın 4 Mart 2011’de görülen duruşmada, “İfademde belirttiğim kişi bana gösterilen kişi değildir. Olay yerine çok yakındım. Hatta orada sazı yanan çocuk benim arkadaşımın çocuğuydu. Şahıslarla yüz yüze geldim. Bu yüzden tanıyorum” dediği de anımsatıldı.
Tanık ifade değiştirdi
Heyet, iki ifade arasındaki farklılığı Kırmızıgül’ün aleyhinde yorumlayarak, şunlara dikkat çekti: “Gizli tanığın emniyet müdürlüğünde sanığa ilişkin yapmış olduğu teşhis tutanağında sanığın görüntüsü ile duruşma esnasındaki görüntüsü arasında aradan geçen yaklaşık bir yıllık süre içerisinde sanığın görüntüsünde saç, sakal, kilo gibi değişiklikler meydana gelmiş olduğu, teşhisin yüz yüze değil de kamera aracılığıyla yapılıyor olması gibi nedenler dikkate alındığında gizli tanığın olayın hemen akabinde sanığın olay yerindeki görüntüsüne en yakın olduğu anda hazırlık aşamasında yapmış olduğu teşhis işlemlerinin daha güvenilir olduğu...” Mahkeme kararında Cihan Kırmızıgül’ün cep telefonundan 1 Ocak 2010-21 Şubat 2010 arasında görüştüğü kişilerin bazılarının siyasi nitelikle suçlarda adlarının geçtiği vurgulandı.
Gizli tanık AİHM’ye aykırı
Avukat Turgut Kazan, özel yetkili mahkemelerde 2005’ten bu yana var olan gizli tanık uygulamasının AİHM’ye aykırı olduğunu belirterek, Kırmızıgül davasındaki sonucu tartışmalı bulduğunu söyledi. Kazan, “Gerekçeye iki soru yöneltilebilir. Birincisi şu: Güvenlik birimindeki teşhiste, şüphelinin avukatı hazır mıydı? Bulunmamışsa bunu nasıl adalete uygun bir teşhis sayacaksınız? İkinci soru: Bu bir yıl içerisinde sanığın değişmiş olduğu, değişeceği ihtimaline dayalı bir gerekçe kabul edilebilir mi? O zaman Türk yargısında hep emniyetin yaptığı teşhisler geçerli olacaktır” dedi.
5 Mayıs 2012 Cumartesi
Polisten 6 Mayıs alarmı: İstanbul yarın kapalı!
İstanbul Emniyet Müdürlüğü: İstanbullular yarın mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın çünkü...
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre kentte yarın yapılacak 4 etkinlik için bazı yollar trafiğe kapatılacak. Boğaziçi Köprüsü, Haliç Köprüsü yürüyüş nedeniyle kapalı. Zeytinburnu ve Kadıköy'de miting nedeniyle bazı yollar kapanırken, yarın ayrıca GS-BJK maçı Türk Telekom Arena'da oynanacak. Anadolu yakasından maça gidecek taraftarlar için yol çileye dönebilir. Bütün bunlarla beraber yarın tüm Marmara'da sağanak yağış bekleniyor. Sıcaklıklar 2-4 derece azalacak.
Yapılan açıklamaya göre ilk olarak Boğaziçi köprüsü trafiğe kapatılacak. ‘Orijinal Kuzey Disiplin Yürüyüşü’ nedeniyle aynı gün saat 07.00-11.00 saatleri arasında yürüyüş sona erinceye kadar kontrollü olarak trafiğe kapatılacak yollar şu şekilde belirtildi:
- Boğaziçi Köprüsü Kuzey Yol Anadolu’dan Avrupa Yakası’na geçiş.
- Anadolu Yakası Altunizade D-100 köprü katılım ile Beylerbeyi ayağı köprü girişinden Boğaziçi Köprüsü Kuzey Yolu takiben Yıldız-Beşiktaş Kavşağına kadar olan güzergah trafiğe kapatılacaktır.
- Eski Kısıklı Caddesi’nden gelip D-100 Kuzey Katılım.
- Beylerbeyi D-100 Kuzey Katılım.
- Mahir İz Caddesi üzeri Altunizade Köprüsü’nden D-100 Kuzey Katılım, (Millet Parkı Önü)
- Tophanelioğlu Caddesi- Gold Bilgisayar Önünden Çevre Yolu D-100 Kuzey Katılım.
- Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadından Boğaziçi Köprüsü istikameti Otosan Köprüsüne gelmeden D-100 Güney Göztepe Köprü istikameti.
- Bostancı-Kozyatağı istikametinden gelip Otosan Köprüye gelmeden D-100 Kuzey’e katılım.
- Kadıköy’den gelip D-100 Güney Otosan Köprü altından Boğaziçi Köprüsü Kuzeye katılımlar trafiğe kapatılacaktır.
KUZEY DİSİPLİNİ NEDİR?
Boğaziçi Köprüsü'nün kapanma nedeni yarın yapılacak Orijinal Kuzey Disiplini Yürüyüşü... Şimdi sosyal medyada bu sporun ne olduğu konuşuluyor... Anlatalım...
Kuzey disiplini yürüyüşü, Finlandiya'dan dünyaya yayılan bir spor. Bugün Almanya'da 1 milyondan fazla kişi bu sporu tercih ediyor. Ağır spordan hoşlanmayanlar, hayatında çok spor yapmamış olanlar bu yürüyüşü tercih ediyor.
Kuzey disiplini yürüyüş için iki batona ihtiyaç var. Bu disiplin için özel batonlar olsa da kayak batonları da aynı işi görüyor. Kuzey disiplini yürüyüşü vücudu bütünüyle çalıştırdığı için tercih ediliyor. Bu sporu yaparken yaklaşık 600 kas çalışıyor ki bu da, vücuttaki toplam kas iskeletinin yüzde 90'ı demek.
HALİÇ KÖPRÜSÜ DE KAPALI
Geleneksel Kadir Has Üniversitesi Altın Boynuz Ödüllü Liselerarası ve Büyükler 10. Yıl Yol Koşusu nedeniyle de saat 07.30’dan itibaren koşu sona erinceye kadar ise Unkapanı-8 Mayıs Kavşağı arası Balat Sahil Yolu gidiş ve geliş güzergahı ile bu güzergaha çıkan cadde ve sokaklar, Haliç Köprüsü’nden Ayvansaray’a İnişler (Kuzey-Güney) trafiğe kapatılacak.
KADIKÖY’DE MİTİNG
Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlenecek "Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarını" anma mitingi nedeniyle de saat 13.00’dan itibaren kapatılacak yollar şu şekilde sıralandı:
- Rıhtım Caddesi tamamen trafiğe kapatılacak.
- Boğa Meydanı’ndan Rıhtım Caddesi’ne kadar tüm yol trafiğe kapatılacak.
- Söğütlüçeşme Caddesi’nden rıhtıma inen ara sokaklar.
ZEYTİNBURNU’NDA MİTİNG
Zeytinburnu Kazlıçeşme Meydanı’nda da düzenlenecek "Kutlu Doğum Etkinliği" nedeniyle saat 14.00’dan itibaren kapatılıcak yollar şu şekilde açıklandı:
- Onuncu Yıl Caddesi’nde Abay Caddesi’ne giriş.
- Kazlıçeşme Demiryolu Altgeçidinden Zakirbaş Sokak kapatılacak Kazlıçeşme istikametine akım verilmeyecek
- Zeytinburnu Belediye Yanı varyant başından akım kesilerek Abay Caddesi kapatılacak.
- Onuncu Yıl Caddesi gerektiğinde trafiğe kapatılacak.
ALTERNATİF YOLLAR
• 8 Mayıs Kavşağından gelen akım Eyüp istikametine,
• E-5 Kuzeyden gelen akım Cevizlibağ istikametine,
• E-5 Güneyden gelen akım Savaklar Caddesi Edirnekapı istikametine,
• Savaklar Caddesinden gelen akım E-5 Güney Haliç Yeniköprü istikametine,
• Atatürk Bulvarından gelen akım Unkapanı Köprüsü Taksim istikametine,
• Ragıp Gümüşpala Caddesi`nden gelen akım Atatürk Bulvarı Aksaray istikametine,
• Unkapanı Köprüsünden gelen akım Atatürk Bulvarı Aksaray istikametine yönlendirilecektir.
SAĞANAK YAĞIŞ GELİYOR
Hava sıcaklığının Karadeniz’in iç kesimleri ile İç ve Doğu Anadolu'nun kuzeyinde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Yarın plan yapacaklar dikkat. Marmara'da da sağnak yağış bekleniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan son değerlendirmelere göre; ülkenin iç ve doğu bölgeleri ile Trakya kesiminde görülecek olan sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların; İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Orta ve Doğu Karadeniz'in iç kesimleri, Doğu Anadolu'nun kuzey ve batısı ile Kahramanmaraş, Adıyaman, Diyarbakır, Bingöl, Muş ve Bitlis çevrelerinde kuvvetli (yer yer dolu yağışı ve yağış anında lokal kısa süreli fırtına) olması tahmin ediliyor.
Hava sıcaklığının Karadeniz’in iç kesimleri ile İç ve Doğu Anadolu'nun kuzeyinde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın genellikle güney ve güneybatı yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında yer yer kuvvetli ve kısa süreli fırtına şeklinde esmesi bekleniyor.
KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI
Yağışların; İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Orta ve Doğu Karadeniz'in iç kesimleri, Doğu Anadolu'nun kuzey ve batısı ile Kahramanmaraş, Adıyaman, Diyarbakır, Bingöl, Muş ve Bitlis çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı (Su baskını, Ani sel, lokal dolu yağışı vb.) dikkatli ve tedbirli olunması gerekiyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)